-
1 anfreunden
dostluk kurmak -
2 завязывать
bağlamak,düğümlemek; kurmak (dostluk)* * *несов.; сов. - завяза́ть1) bağlamak; düğümlemek ( узлом)завя́зывать га́лстук — kravatı bağlamak
завя́зывать глаза́ кому-л. — birinin gözlerini bağlamak
2) başlamak; kurmakзавяза́ть дру́жбу с кем-л. — dostluk kurmak
завя́зывать перепи́ску с кем-л. — yazışmaya başlamak
-
3 Freundschaft
Freundschaft f <Freundschaft; Freundschaften> arkadaşlık, dostluk;Freundschaft schließen dostluk kurmak -
4 anfreunden
an|freundenvrsich \anfreunden1) ( Freundschaft schließen) dostluk kurmak ( mit ile), dostluk etmek ( mit ile); ( enger) arkadaş olmak ( mit ile) -
5 Freundschaft
dostluk, ahbaplık, arkadaşlık;mit jdm \Freundschaft schließen biriyle dostluk kurmak;jdm die \Freundschaft kündigen biriyle dostluğu bitirmek -
6 ülfet
arapça الفت 1.dostluk. 2.kaynaşma. 3.görüşme, konuşma. ülfet etmek 1.dostluk kurmak. 2.kaynaşmak, alışmak. 3.görüşmek, konuşmak. -
7 make friends
arkadaş olmak, dostluk kurmak, dost olmak, arkadaşlık kurmak -
8 make friends
arkadaş olmak, dostluk kurmak, dost olmak, arkadaşlık kurmak -
9 pick up
v. toplamak, toparlamak, yerden kaldırmak, almak, arabaya almak, arabayla almak, kaldırmak, adam seçmek (oyun), tutuklamak, algılamak, kavramak, kafası almak, toparlanmak, iyileşmek, dostluk kurmak, hızlanmak, hız kazanmak, kazmak* * *al* * *1) (to learn gradually, without formal teaching: I never studied Italian - I just picked it up when I was in Italy.) pratikten öğrenmek2) (to let (someone) into a car, train etc in order to take him somewhere: I picked him up at the station and drove him home.) arabaya almak3) (to get (something) by chance: I picked up a bargain at the shops today.) tesadüfen almak/bulmak/öğrenmek4) (to right (oneself) after a fall etc; to stand up: He fell over and picked himself up again.) (ayağa) kalkmak5) (to collect (something) from somewhere: I ordered some meat from the butcher - I'll pick it up on my way home tonight.) gidip uğrayıp almak6) ((of radio, radar etc) to receive signals: We picked up a foreign broadcast last night.) almak7) (to find; to catch: We lost his trail but picked it up again later; The police picked up the criminal.) bulmak, yakalamak -
10 cotton on to
v. anlamak, çakmak, dostluk kurmak -
11 cotton on to
v. anlamak, çakmak, dostluk kurmak -
12 αδελφώνω
barıştırmak!, dostluk kurmak -
13 get in with sb
gözüne girmek, dostluk kurmak -
14 товарищеский
arkadaşça,arkadaşlık(sıfat)* * *1) arkadaşlık °, arkadaşça; yoldaşçaтова́рищеское сотру́дничество бра́тских па́ртий — kardeş partilerin yoldaşça işbirliği
това́рищеская кри́тика — yoldaşça eleştiri(ler)
с това́рищеским приве́том, Ивано́в — yoldaşça selamlar, İvanov
установи́ть това́рищеские отноше́ния — arkadaşlık ilişkileri kurmak
това́рищеский посту́пок — arkadaşlık
ра́зве он по-това́рищески поступи́л? — onun bu yaptığı arkadaşlık mı?
2) спорт. dostluk °, temsiliтова́рищеский матч — dostluk maçı
това́рищеская встре́ча по во́дному по́ло — temsili sutopu karşılaşması
-
15 amitié
-
16 strike up
çalmaya başlamak, söylemeye başlamak, kurmak (dostluk vb.), başlamak* * *başla* * *1) (to begin to play a tune etc: The band struck up (with) `The Red Flag'.) çalmaya başlamak2) (to begin (a friendship, conversation etc): He struck up an acquaintance with a girl on the train.) (arkadaşlık) kurmak; (sohbete) başlamak -
17 befreunden
befreunden v/r <o -ge-, h>: sich mit jemandem befreunden b-le dostluk/arkadaşlık kurmak -
18 befreunden
befreunden* [bə'frɔındən]vrsich mit jdm \befreunden biriyle dostluk [o arkadaşlık] kurmak
См. также в других словарях:
dostluk kurmak — yakınlık, ahbaplık kurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dostluk — is., ğu 1) Dost olma durumu 2) Dostça davranış Kayınpederinden gördüğü dostluğa karşı kendisine bir yazlık takım ısmarladı. R. H. Karay Birleşik Sözler zendostluk Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller dostluk başka, alışveriş başka dostluk etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurmak — i, ar 1) Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. F. R. Atay 2) Hazırlamak Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak. R. H. Karay 3) Yaylı, zemberekli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dostluk etmek — yakınlık kurmak, dost gibi candan davranmak Lokanta müşterisi hanımlardan kendi kendine tanıştığı, konuştuğu, dostluk ettiği hanımlar var! M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahbap olmak — arkadaş olmak, dostluk kurmak, yakınlık kurmak Dünden beri bir Avusturyalı doktor ile ahbap oldum. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkadaş olmak — bir kimseyle dostluk kurmak, içten olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ülfet etmek — 1. dostluk kurmak. 2. kaynaşmak, alışmak. 3. görüşmek, konuşmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
MÜVALEFE — Birbiriyle üns tutmak, dostluk kurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜVANESE — Üns tutmak, dostluk kurmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
tesis etmek — kurmak, ortaya çıkarmak, oluşturmak Ayşe derhâl dostluk tesis eden bir İstanbul kızıydı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ünsiyet peyda etmek — dostluk, arkadaşlık kurmak, samimi olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük